suriyenin geleceği dendiğinde aklıma (bkz:
31 temmuz 2018 suriye son durum haritası) geliyor. çünkü savaşın başından bu yana rejim kontrolünde olan kıyı şehirlerinde çok büyük değişimler yaşanmadı. tabi ki halk etkilendi ancak diğer bölgelere göre savaşın esamesi konuşulmazdı. pyd kontrolündeki türkiye sınırı ve idlib kilit nokta kaldı. rejimin avrupa'ya açılan kapıları buralar. şayet bir gelecek konuşmak için çok ama çok erken. tahminimce önümüzdeki yol haritası şu şekilde olacak:
1.) idlib meselesi: idlib'in kontrolü rejim bölgelerinin güvenliği için vazgeçilmez. buraya operasyon düzenlenmeden ya da güvenli olduğu anlaşmalarla planlanmadan (özerk bölge vb.) gelecek konuşulamaz.
2.) mülteci sorunu: rusya ve türkiye'nin suriyeli mültecilerin evlerine dönmesi için yaptığı çalışmalar önemteşkil ediyor. ankara'nın kırmızı çizgisi artık bu dersek yalan olmayacak. idlib operasyonuna da olası mülteci akınından dolayı türkiye'nin izin vermeyeceği/engel olacağı/gerekirse muhaliflere tekrar ağır silah desteği verebileceği konuşuluyor.
3.) pyd bölgesi: idlib çözüme kavuşursa sırada pyd kontrolündeki bölgeler kalıyor. burası çok stratejik hamleler gerektiriyor. rejim kendisiyle savaşmayan sdg/ypg ile çok önceden kapsamlı bir anlaşma yapabilirdi. ancak bunu yapmıyor. çünkü ışid ve muhaliflerle olan sorunlarını bitirdikten sonra bu bölgelere gözünü dikecek. tıpkı çatışmasızlık bölgesi ilan edilen bölgelere sıra sıra saldırdığı gibi. belki bu topyekün savaş olmayacak ama bence sdg içerisindeki arap örgütler pyd kontrolündeki rakka, menbiç, tel abyad gibi bölgelerdeki halkı kışkırtarak (yani desteğiyle) pyd'ye savaş açacak. bunu yaparken türkiye'nin de desteği olacağından eminim. çünkü esad'ın yaklaşık 3 yıl önce söylediği gibi "suriye’de kürtlerin yaşadığı bölgelerde kürt nüfus yalnızca yüzde 30, bu nedenle de kürtler kendi topraklarında azınlık olacak”. araplar hiçbir zaman bu yapılanmaya razı olmayacak.